Marksist Araştırmalar [MAR] | Komünizm: Tarihin Çözülen Bilmecesi

24 Kasım 2025 Pazartesi

MATERYALİST DİYALEKTİK TEORİ SINAV SORULARI | MAR

1. Diyalektik ve yöntem arasındaki doğru ilişki nedir?

A. Diyalektik yöntem, tümevarım ve tümdengelimi birleştiren özel bir Marksist düşünme biçimidir.

B. Diyalektik ve yöntem eş anlamlıdır; ikisi de gerçekliği analiz etme sürecini ifade eder.

C. Diyalektik, gerçekliğin ontolojik niteliğidir (mantığıdır); yöntem ise bu diyalektiği keşfetmek için kullanılan bilimsel araçlardır.

D. Diyalektik, bir akıl yürütme şablonu olan Hegelci üçlemedir; yöntem ise bu şablonu uygulamaktır.

2. “Yadsımanın yadsınması” ilkesi nasıl değerlendirilmelidir?

A. Marx'ın Kapital'de kullandığı en temel analiz aracıdır ve tüm tarihsel ilerleme bu şemayla anlaşılabilir.

B. Engels tarafından yanlış anlaşılmıştır ve Marksizm'de hiçbir geçerliliği yoktur, tamamen terk edilmesi gerekir.

C. Hegel'in idealist bir akıl yürütme yöntemidir, nesnel gerçekliğe mekanik olarak uygulandığında sorunlar yaratır.

D. Doğadaki döngüsel süreçleri ve toplumsal gelişimi açıklayan evrensel bir doğa ve toplum yasasıdır.

3. Klasik mantıkta p => q ("ise" bağlacı) ile oluşturulan bir koşullu önerme yalnızca hangi durumda yanlış olur?

A. Hem p hem de q doğru olduğunda.

B. Hem p hem de q yanlış olduğunda.

C. p yanlış iken q doğru olduğunda.

D. p doğru iken q'nun yanlış olması durumunda.

4. “Diyalektik yöntem” teriminin kullanılmasının temel sakıncası nedir?

A. Varlığın işleyiş mantığını (diyalektiği) barındıran ontoloji ile bilgiyi edinme araçları olan epistemolojiyi birbirine karıştırmasıdır.

B. Klasik mantığın (tümevarım, tümdengelim) kurallarını tamamen reddederek bilimsellikten uzaklaşmasıdır.

C. Marx'ın bu terimi hiçbir zaman kullanmamış olması ve sonradan Engels tarafından hatalı bir şekilde eklenmesidir.

D. Diyalektiğin yalnızca toplumsal olaylara uygulanabilen, doğa bilimlerinde geçerli olmayan bir yöntem olmasıdır.

5. Marx’ın kapitalizm analizinin a posteriori (sonradan edinilmiş) sonuçları olarak ortaya çıkan üç temel perspektif hangileridir?

A. Ekonomi, Siyaset ve İdeoloji

B. Analiz, Sentez ve Soyutlama

C. Holizm (Bütünlük), Diyalektik ve Tarihsellik

D. Tez, Antitez ve Sentez

6. Marx ve Engels’in Kutsal Aile adlı eserinde verilen “Meyve” örneğinde, Hegelci spekülatif felsefenin yaptığı temel hile nedir?

A. Somut nesnelerden soyutlanan “Meyve” fikrini, bu nesnelerin asıl yaratıcısı ve “Tözü” olarak baş aşağı çevirmesi.

B. Gerçek meyvelerden (elma, armut) yola çıkarak tümevarımsal bir genelleme ile “Meyve” kavramına ulaşması.

C. Farklı meyveler arasındaki duyusal farklılıkların önemsiz olduğunu ve hepsinin aynı tada sahip olduğunu iddia etmesi.

D. Meyvelerin biyolojik evrim sürecini, Mutlak Tin'in kendini gerçekleştirmesi olarak yanlış bir şekilde yorumlaması.

7. “Çelişki” kavramının tanımı hangisidir?

A. Çelişki, yalnızca düşünsel düzlemde var olan mantıksal bir tutarsızlıktır.

B. Çelişki, karşıtların mücadelesinde dinamik dengenin bozulduğu ve bir krizin ortaya çıktığı durumlardır.

C. Karşıtların olduğu her durumda çelişki vardır.

D. Doğada çelişki yoktur, çelişki sadece toplumsal olaylara özgüdür.

8. “Karşıtlık” ile “çelişki” arasındaki ilişki nasıldır?

A. Karşıtlıklar düşünsel düzlemde, çelişkiler ise sadece toplumsal sınıflar arasında bulunur.

B. Her karşıtlık aynı zamanda bir çelişkidir ve değişimin temelini oluşturur.

C. Çelişki, karşıtlığın çözüme ulaştığı son aşamadır ve her zaman ilerlemeyle sonuçlanır.

D. Karşıtlık, süreçler arasındaki dinamik denge durumunu ifade ederken; çelişki, bu dengenin bozulduğu kriz anında ortaya çıkar.

9. Alman İdeolojisi’ne göre spekülatif felsefe ile gerçek dünya arasındaki ilişki hangi benzetmeyle eleştirilmiştir?

A. Manavdaki meyveler ile “Meyve” fikri arasındaki ilişki.

B. Onanizm ile cinsel üreme arasındaki ilişki.

C. Fotoğraf makinesi ile kamera arasındaki ilişki.

D. İnsan anatomisi ile maymun anatomisi arasındaki ilişki.

10. Fotoğraf makinesi gerçekliğin bir anını yansıtan klasik mantığa karşılık gelirse, kamera (film) neyi temsil ediyor olabilir?

A. Hegel'in idealist felsefesinin, tarihin bir film şeridi gibi aktığını düşünmesini.

B. Marx'ın Kapital'i yazarken kullandığı tümdengelimsel bilimsel yöntemi.

C. Postmodernizmin, her şeyin göreli ve akışkan olduğunu savunan hakikat anlayışını.

D. Gerçekliğin akış, süreç ve çelişki içeren diyalektik doğasını yansıtan materyalist perspektifi.

11. “Tez-antitez-sentez” üçlemesini sistematik olarak ilk formüle eden filozof kimdir?

A. Fichte

B. Aristoteles

C. Hegel

D. Marx

12. Klasik mantıkta "Bazı kediler kuyruksuzdur" önermesinin değili (olumsuzu) nedir?

A. Her kedi kuyruksuzdur.

B. Bazı kediler kuyrukludur.

C. Her kedi kuyrukludur.

D. Hiçbir kedi kuyruksuz değildir.

13. Klasik mantıkta bir önermenin “karşıt tersi” (contrapositive) nasıl oluşturulur?

A. Önermelerin değilleri alınarak (¬p => ¬q).

B. Önermeler 've' bağlacı ile birleştirilerek (p ve q).

C. Önermelerin yerleri değiştirilerek (q => p).

D. Önermelerin yerleri değiştirilip değilleri alınarak (¬q => ¬p).

14. “Beliriş” (emergence) kavramı ne anlama gelmektedir?

A. Doğadaki rastlantısal olayların, zorunlu bir yasanın işlemesiyle yeni bir düzen oluşturmasıdır.

B. Niceliksel birikimlerin kaçınılmaz olarak daha üst bir niteliğe sıçramasıdır.

C. Tarihsel süreçte daha önce var olan bir özelliğin daha gelişmiş bir düzeyde yeniden ortaya çıkmasıdır.

D. Bir bütünün veya sistemin, onu oluşturan parçaların özelliklerine indirgenemeyen yeni nitelikler kazanmasıdır.

15. Kuantum fiziğindeki çift yarık deneyinde, elektronların tek tek fırlatılmasına rağmen ekranda dalga benzeri bir girişim deseni oluşmasının nedeni nedir?

A. Elektronun süperpozisyon durumunda olması ve her iki yarıktan aynı anda geçme olasılığına sahip olmasıdır.

B. Heisenberg belirsizlik ilkesi nedeniyle elektronun konumunun tam olarak bilinememesidir.

C. Yarıklardan birinin elektronu saptırması ve diğerinin düz geçirmesidir.

D. Elektronların birbirleriyle çarpışarak deseni oluşturmasıdır.

16. Marx'ın Hegel'den aldığı diyalektik ile kendi kullandığı diyalektik arasındaki temel fark nedir?

A. Marx, Hegel'in tez-antitez-sentez üçlemesini doğrudan toplumsal sınıflara uygulamıştır.

B. Hegel diyalektiği felsefede kullanırken, Marx onu yalnızca siyasi eylem için bir rehber olarak görmüştür.

C. Marx, Hegel'in idealist diyalektiğini baş aşağı çevirerek, onu gerçek maddi dünyanın hareketinde ve çelişkilerindeki bir mantık olarak görmüştür.

D. Marx, Hegel'in diyalektiğini tamamen reddederek yerine klasik mantığı ve pozitivist bilimsel yöntemi koymuştur.

17. Klasik mantığa göre aşağıdakilerden hangisi bir "önerme" (proposition) değildir?

A. Cinler ve periler vardır.

B. Saat kaç?

C. 2025 yılında kurşun altına dönüştürülmüştür.

D. Dünya yuvarlaktır.

18. p => q önermesinin karşıt tersi nedir ve doğruluk değeri açısından asıl önerme ile ilişkisi nasıldır?

A. Karşıt tersi p ve ¬q'dur ve asıl önermenin değili olduğu için zıt doğruluk değerine sahiptir.

B. Karşıt tersi ¬p => ¬q'dur ve her zaman asıl önerme ile aynı doğruluk değerine sahiptir.

C. Karşıt tersi ¬q  => ¬p 'dir ve her zaman asıl önerme ile mantıksal olarak denktir.

D. Karşıt tersi q => p'dir ve genellikle asıl önerme ile aynı doğruluk değerine sahip değildir.

19. Marx'ın Felsefenin Sefaleti’nde Proudhon'u eleştirmesinin temel nedeni nedir?

A. Proudhon'un Hegelci diyalektiği bir "reçete" gibi mekanik bir şekilde ekonomik kategorilere uygulaması.

B. Proudhon'un Fransız Devrimi'ne karşı çıkması.

C. Proudhon'un özel mülkiyeti savunması.

D. Proudhon'un materyalizmi reddedip idealizmi benimsemesi.

20. Holizm, Diyalektik ve Tarihsellik, Marx'ın analizinde nasıl bir rol oynar?

A. Engels'in doğa bilimlerinden ödünç alıp toplumsal analize aktardığı evrensel yasalardır.

B. Analize başlamadan önce zihne yerleştirilmiş, gerçekliğe uygulanan a priori şablonlardır.

C. Kapitalizmin somut incelemesinden sonra keşfedilen, gerçekliğin kendisine ait a posteriori perspektiflerdir.

D. Yalnızca sunuş (Darstellung) aşamasında kullanılan, okuyucuyu ikna etmeye yönelik retorik araçlardır.

21. Klasik mantıkta p V q ("veya" bağlacı) ile oluşturulmuş bir bileşik önermenin değili (olumsuzu) De Morgan kuralına göre nedir?

A. ¬p V ¬q

B. ¬(p => q)

C. p ve q

D. ¬p ve ¬q

22. Bilimsel yasalar ile felsefi örüntüler arasındaki temel fark nedir?

A. Bilimsel yasalar kesin, evrensel ve öngörülebilirken; felsefi örüntüler daha soyut, genel ve yorumlayıcıdır.

B. Bilimsel yasalar matematiksel olarak ifade edilirken, felsefi örüntüler yalnızca sözel olarak anlatılabilir.

C. Bilimsel yasalar deneylerle kanıtlanabilirken, felsefi örüntüler hiçbir şekilde test edilemez.

D. Bilimsel yasalar doğa için, felsefi örüntüler ise toplum için geçerlidir.

23. Marx’ın “İnsan anatomisi maymun anatomisine bir anahtardır” aforizması hangi ilkeyi ifade eder?

A. En basit formdan en karmaşık forma doğru kronolojik bir inceleme yapılması gerektiği ilkesini.

B. İnsan toplumlarının hayvan toplumları gibi doğal yasalara tabi olduğu ilkesini.

C. Tarihsel analizin, en gelişmiş formdan yola çıkarak daha önceki formları anlamlandırması gerektiği ilkesini.

D. Tüm canlıların ortak bir atadan geldiği evrimsel ilkeyi.

24. Kuantum Fiziği ile ilgili olarak yapılan açıklamalardan hangisi yanlıştır?

A. Çift yarık deneyi, elektron gibi parçacıkların hem tanecik hem de dalga özelliği gösterebildiğini ve gözlem (ölçüm) eyleminin parçacığın davranışını değiştirdiğini ortaya koyar.

B. Kuantum dolanıklık, iki parçacık arasındaki mesafeye rağmen birinin durumunun diğerini anında etkilediğini ve bunun ışık hızından hızlı bir bilgi aktarımı olduğunu gösterir.

C. Kuantum süperpozisyon, bir parçacığın ölçülmeden önce birden fazla durumda bulunma potansiyelini (olasılığını) aynı anda barındırmasıdır.

D. Heisenberg belirsizlik ilkesi, bir parçacığın konum ve momentumunun aynı anda tam kesinlikle ölçülemeyeceğini, bunun doğanın bir özelliği olduğunu belirtir.

25. Marksizm’in “diyalektik yöntemi” yoksa ve bilimsel/realist düşünme yöntemleri varsa, hangi nitelikte bir diyalektiğe sahiptir?

A. Gerçekliğin kendisinde var olan ve soyutlamalarla yakalanan diyalektik bir mantığa.

B. Pozitivist bir bilim anlayışına.

C. Hegel’in idealist yönteminin materyalist bir versiyonuna.

D. Sadece klasik mantık kurallarına dayanan bir akıl yürütme sistemine.

26. “Hakikat” ve “doğruluk” ayrımını hangi örnekle açıklamak uygundur?

A. Bir olayın yasalara uygun olması (doğruluk) ile ahlaki olarak doğru olması (hakikat) arasındaki farkla.

B. Farklı yarım kürelerde aynı ayın farklı mevsimlere denk gelmesi (doğruluklar) ve bunun nedeninin Dünya'nın eksen eğikliği olması (hakikat).

C. Bilimsel bir teorinin o anki verilerle desteklenmesi (doğruluk) ile mutlak ve değişmez bir gerçeği ifade etmesi (hakikat) arasındaki ayrımla.

D. Bir nesnenin fiyatının (doğruluk) ardındaki emek-değerini (hakikat) bularak.

27. Klasik mantıkta “her” niceleyicisi hangi sembolle gösterilir ve ne anlama gelir?

A. , bir kümenin en az bir elemanı için önermenin doğru olduğu.

B. ∃!, bir kümenin yalnızca bir elemanı için önermenin doğru olduğu.

C. ≡, iki önermenin mantıksal olarak denk olduğu.

D. ∀, bir kümenin tüm elemanları için önermenin doğru olduğu.

28. Niceliksel birikimlerin niteliksel dönüşümlere yol açtığı süreçlerde, dönüşümün gerçekleştiği sınıra ne ad verilir?

A. Beliriş (Emergence)

B. Sentez

C. Dolayım

D. Ölçü (Eşik değeri)

29. Kuantum dolanıklık (quantum entanglement) nedir?

A. Bir parçacığın ölçülmeden önce aynı anda birden fazla durumda bulunma olasılığıdır.

B. Bir parçacığın hem dalga hem de tanecik gibi davranabilme özelliğidir.

C. Bir parçacığın konumunu ve momentumunu aynı anda tam kesinlikle ölçmenin imkânsız olmasıdır.

D. İki veya daha fazla parçacığın, aralarındaki mesafe ne kadar büyük olursa olsun, özelliklerinin birbirine anında bağlı olmasıdır.

30. Marx'ın Grundrisse'de bahsettiği 'soyuttan somuta yükselme yöntemi' nedir?

A. Yalnızca analiz (çözümleme) yöntemini kullanarak bir bütünü parçalarına ayırma sürecidir.

B. Ampirik gerçeklikten (somut) yola çıkarak yapılan soyutlamaların, zihinde yeniden birleştirilerek düşünülmüş somuta (zengin bir bütünlüğe) ulaşılmasıdır.

C. Marx'ın Kapital'de kullandığı ve 'diyalektik yöntem' olarak adlandırdığı özel bir akıl yürütme şablonudur.

D. Hegel'in İdea'dan yola çıkarak gerçekliği türettiği idealist yönteminin aynısıdır.

31. “Yadsımanın yadsınması” ilkesinin doğadaki döngüsel süreçlere (tohum-ağaç-tohum) uygulanmasını nasıl değerlendirmek gerekir?

A. Doğadaki diyalektiğin en mükemmel örneğidir.

B. Sadece tarihsel süreçlerde geçerlidir, doğada bu örüntü bulunmaz.

C. Engels'in bu konudaki örnekleri hatasızdır ve günümüzde de geçerliliğini korumaktadır.

D. Bu süreçlere "yadsıma" nitelemesini atfetmek günümüzde keyfidir ve bilimsel değildir.

32. Materyalizmin iki temel aksiyomu (postulatı) hangileridir?

A. 1) Evrenin bir başlangıcı olduğu (Büyük Patlama), 2) Tüm olayların nedensellik ilkesine bağlı olduğu.

B. 1) Toplumsal varlığın toplumsal bilinci belirlediği, 2) Tarihin sınıf mücadeleleri tarihi olduğu.

C. 1) Varlığın bilinçten bağımsız ve nesnel olduğu, 2) Bu nesnel gerçekliğin insan aklı tarafından kavranabilir olduğu.

D. 1) Maddenin sürekli hareket halinde olduğu, 2) Her şeyin karşıtların birliğinden oluştuğu.

33. Klasik mantıkta tüm doğruluk değerlerinde doğru olan bileşik önermeye ne ad verilir?

A. Aksiyom

B. Totoloji

C. Çelişki

D. Gerektirme

34. Marx’ın analizlerinde kullandığı “gelişmiş formdan geriye doğru inceleme” ilkesi nedir?

A. Geçmişteki tüm üretim tarzlarının kaçınılmaz olarak kapitalizme evrileceğini kanıtlayan teleolojik bir yaklaşımdır.

B. Kapitalizmin tüm özelliklerinin, antik toplumlarda bile embriyonik halde bulunduğunu gösteren bir soyutlama tekniğidir.

C. Tarihsel analizin odak noktasını belirleyen materyalist bir perspektiftir; en gelişmiş form olan kapitalizm, önceki formları anlamak için bir anahtar sunar.

D. Tarihi sondan başa doğru okuyarak geçmişi bugünün gözüyle yargılayan bir yöntemdir.

35. Bertell Ollman'a göre Marx'ın kullandığı soyutlama yöntemleri arasında aşağıdakilerden hangisi yer almaz?

A. Olumlama-yadsıma-yadsımanın yadsınması şeklindeki üçlemeyi kullanmak.

B. Konumlanma noktasını (perspektifi) değiştirerek aynı ilişkiye farklı taraflardan bakmak.

C. Farklı genellik düzeyleri arasında geçiş yaparak analiz yapmak.

D. Bir süreci farklı "uğrak"larını ve "biçim"lerini dikkate alarak incelemek.

36. Klasik mantığın “üçüncü halin imkânsızlığı” ilkesi hangi sembolik ifadeyle gösterilir ve ne anlama gelir?

A. ¬(A ve ¬A); bir önermenin aynı anda hem doğru hem yanlış olamayacağı anlamına gelir.

B. A ∨ ¬A; bir önermenin ya doğru ya da yanlış olduğu, üçüncü bir seçeneğin olmadığı anlamına gelir.

C. A <=> B; iki önermenin mantıksal olarak birbirine denk olduğu anlamına gelir.

D. A  = A; bir şeyin kendisi olduğu anlamına gelir.

37. “Hakikat” ve “doğruluk” arasındaki ilişki nasıldır?

A. Hakikat ve doğruluk eş anlamlıdır.

B. Hakikat nesnel, doğruluk ise tamamen özneldir.

C. Doğruluk bilime, hakikat ise felsefeye aittir.

D. Hakikat, bir fenomenin özünü ve temel nedenini açıklayan bilimsel bilgiyken; doğruluk, belirli bir konumlanma noktasından yapılan gözlemin geçerliliğidir.

38. Engels'in diyalektiği “evrensel yasalar” şeklinde formüle etme çabasının yarattığı en önemli sorun nedir?

A. Diyalektiği Hegel'in idealist sistemine çok fazla benzeterek materyalist temelini zayıflatmıştır.

B. Marx'ın yalnızca toplumsal analize odaklanan yaklaşımını, doğayı da kapsayacak şekilde gereksiz yere genişletmiştir.

C. Doğa bilimlerinden verdiği örneklerin (örneğin matematik) hatalı olması nedeniyle diyalektiğin bilimsel itibarını zedelemiştir.

D. Diyalektiği bir akıl yürütme şablonu veya reçete gibi algılama hatasına kapı açarak ontoloji ile epistemolojinin karışmasına neden olmuştur.

39. Heisenberg belirsizlik ilkesine göre bir parçacığın konumu çok hassas bir şekilde ölçülürse, momentumu hakkında ne söylenebilir?

A. Momentumu da aynı hassasiyetle ölçülebilir.

B. Momentumu sıfır olur.

C. Momentumundaki belirsizlik artar.

D. Parçacık hem dalga hem de tanecik özelliğini kaybeder.

40. “Eşitsiz ve bileşik gelişim” örüntüsü ne anlama gelmektedir?

A. Tüm toplumların aynı tarihsel aşamalardan geçtiğini ancak farklı hızlarda ilerlediğini ifade eder.

B. Süreçlerin farklı hızlarda gelişmesi (eşitsizlik) ile eski ve yeni, ilkel ve gelişkin olanın aynı anda bir arada bulunması (bileşiklik) anlamına gelir.

C. Yalnızca kapitalizme özgü bir yasa olup, emperyalist ülkeler ile sömürgeler arasındaki gelişim farkını açıklar.

D. Bir sistemin bazı parçalarının ilerlerken diğer parçalarının zorunlu olarak gerilemesi gerektiğini belirten bir denge yasasıdır.

41. Marksizm'deki “yöntem konfüzyonu” (yöntem konusundaki kafa karışıklığı) nasıl çözülebilir?

A. “Diyalektik yöntem” diye özel bir Marksist yöntem olmadığını; bunun yerine gerçekliğin diyalektik bir mantığı olduğunu ve Marksistlerin bunu realist/bilimsel yöntemlerle incelediğini kabul ederek.

B. Diyalektiğin bir yöntem olduğunu ancak bunun kurallarının henüz tam olarak formüle edilmediğini belirterek.

C. Marx’ın kullandığı yöntemin aslında Hegel’in üçlemesinin materyalist bir versiyonu olduğunu kabul ederek.

D. Yöntem tartışmasını bir kenara bırakıp yalnızca Marx’ın ekonomik analizlerine odaklanarak.

42. “Öz” ve “görüngü (fenomen)” arasındaki ilişki nedir?

A. Öz, varlıkların doğrudan gözlemlenemeyen, zorunlu ve görece istikrarlı özellikleriyken; görüngü, bu özün doğrudan gözlemlenebilen, değişebilir dışavurumlarıdır.

B. Öz ve görüngü aslında aynı şeydir; aralarındaki fark sadece gözlemcinin perspektifine bağlıdır.

C. Öz, bir şeyin değişmez ve kalıcı olan tek gerçeğidir; görüngü ise tamamen bir yanılsamadır.

D. Öz, bilimsel olarak kanıtlanmış gerçekleri, görüngü ise henüz kanıtlanmamış hipotezleri ifade eder.

43. Marx'ın Hegel'den ayrıldığı en temel nokta nedir?

A. Hegel için Fikir'in (düşüncenin) gerçekliği yaratması, Marx için ise maddi dünyanın düşünceyi yansıtması.

B. Marx'ın diyalektiği reddetmesi, Hegel'in ise kabul etmesi.

C. Hegel'in devleti savunması, Marx'ın ise devlete karşı olması.

D. Marx'ın tarihle ilgilenmesi, Hegel'in ise sadece mantıkla ilgilenmesi.

44. Marx'ın kullandığı soyutlama yöntemlerinin Bertell Ollman tarafından saptanan özelliklerinden biri aşağıdakilerden hangisidir?

A. İncelenen olguyu tarihsel bağlamından kopararak evrensel bir model oluşturmak.

B. Yalnızca niceliksel verileri kullanarak matematiksel modeller kurmak.

C. Tez-antitez-sentez üçlemesini kullanarak çelişkileri zihinsel olarak çözüme kavuşturmak.

D. Farklı genellik düzeyleri arasında geçiş yapmak ve konumlanma noktasını (perspektifi) değiştirmek.

45. “Araştırma” (Forschung) ve “sunuş” (Darstellung) arasındaki ayrım nedir?

A. Araştırma objektif ve bilimsel olmak zorundayken, sunuş politik amaçlara göre şekillendirilen öznel bir anlatımdır.

B. Araştırma gerçeklikten (somut) soyuta doğru giderken, sunuş bu sürecin tersine çevrilmiş bir yansıması olarak en basit soyutlamadan düşünülmüş somuta doğru ilerler.

C. Araştırma bireysel bir çabayken, sunuş kolektif bir faaliyet olarak gerçekleştirilir.

D. Araştırma süreci diyalektik, sunuş süreci ise klasik mantık kurallarına göre yapılır.

46. Tarihçesi aşağıda açıklanan Biston betularia (Biberli Güve) örneği, hangi diyalektik örüntüyü sergiler?

19. yüzyılda, özellikle İngiltere'nin sanayi bölgelerinde (Manchester, Birmingham, Yorkshire gibi) biberli güve (Biston betularia) çarpıcı bir evrim örneği sergilemiştir. Sanayi Devrimi ile kömür dumanı ve is, açık renkli likenlerle kaplı ağaç gövdelerini karartınca, açık renkli (typica) güveler avcı kuşlar tarafından kolayca fark edilip yenirken, nadir görülen koyu renkli (carbonaria) melanik form hızla çoğalmıştır. 1850'lerde Manchester civarında melanik form oranı %5'in altında iken, 1890'lara gelindiğinde %95'in üzerine çıkmıştır. Bu, Bernard Kettlewell'in 1950'lerdeki ünlü deneyleriyle doğrulanmış, doğal seçilim yoluyla endüstriyel melanizm olarak bilinen klasik bir evrim vakasıdır; hava kirliliği azaldıkça (Temiz Hava Yasaları sonrası) açık renkli form tekrar baskın hâle gelmiştir.

A. Karşıtlığın, çevresel koşulların değişmesiyle bir çelişkiye dönüşmesi ve yeni bir formun evrimleşmesiyle çözülmesi.

B. Eşitsiz ve bileşik gelişimin canlıların evrimindeki rolü.

C. Yadsımanın yadsınması ilkesinin, eski bir özelliğin yeni bir düzeyde tekrar ortaya çıkması.

D. Niceliksel birikimlerin niteliksel dönüşüme yol açması.

47. Klasik mantıkta “olmayana ergi” (reductio ad absurdum) yöntemi nasıl işler?

A. Bir önermenin doğru olduğunu varsayıp, bu varsayımın mantıksal sonuçlarının geçerliliğini test eder.

B. Bir önermenin doğruluğunu, çok sayıda örnek üzerinden tümevarım yaparak kanıtlar.

C. Bir önermenin yanlış olduğunu varsayarak başlar ve bu varsayımın bir çelişkiye yol açtığını göstererek asıl önermenin doğru olduğunu kanıtlar.

D. Bir önermenin doğruluğunu, ona denk olan karşıt ters önermenin doğruluğunu göstererek kanıtlar.

48. Marksist felsefede 'zorunluluk' ve 'rastlantı' arasındaki diyalektik ilişki nasıl yorumlanmalıdır?

A. Zorunluluk doğa olaylarında, rastlantı ise insan iradesinin ve eylemlerinin olduğu toplumsal olaylarda geçerlidir.

B. Tarih tamamen rastlantısal olayların bir birikimidir ve 'zorunluluk' ya da 'tarihsel yasa' gibi kavramlar birer kurgudan ibarettir.

C. Tarihteki her olay mutlak bir zorunluluğun ürünüdür ve rastlantı sadece bir yanılsamadır.

D. Zorunluluk, genel tarihsel eğilimleri ve yasaları ifade ederken; rastlantı, bu yasaların işlediği süreçte ortaya çıkan ve sonucu hızlandırıp yavaşlatabilen tekil olaylardır.

CEVAP ANAHTARI

1.C       8.D       15.A     22.A     29.D    36.B    43.A                    

2.C       9.B       16.C     23.C     30.B    37.D    44.D                   

3.D       10.D     17.B     24.B     31.D    38.D    45.B

4.A       11.A     18.C     25.A     32.C    39.C    46.A                    

5.C       12.C     19.A     26.B     33.B    40.B    47.C    

6.A       13.D     20.C     27.D     34.C    41.A    48.D   

7.B       14.D     21.D     28.D     35.A    42.A

Sınav sorularını indirmek için bağlantı adresi:

https://drive.google.com/file/d/1t2GfM2yba6qefrmaR-v6rjTxVZA4eCdD/view?usp=sharing

Konuları hızlıca gözden geçirmek için slayt sunusu:

https://drive.google.com/file/d/1YhoVS-QQZfT0cJGVSXdeO6zoxoGvncSa/view?usp=sharing

23 Kasım 2025 Pazar

Marksist Materyalizmin Metodolojisi (3M)

Mahmut Boyuneğmez

Giriş

Belirli bir düşünce ekolünün gerçeği nasıl kavradığını ve analiz ettiğini gösteren temel kurallar bütününe “metodoloji” diyoruz. Bu yazıda Marksist materyalizmin metodolojisini inceleyeceğiz.

Marksist materyalizm, toplumsal ve doğal gerçekliğe yaklaşımını üç temel özellikle karakterize eder: Holizm (bütünlük), Diyalektik ve Tarihsellik. Bu unsurlar, yalnızca felsefi ilkeler olmakla kalmaz, aynı zamanda Marx’ın sosyal ve ekonomik analizlerinde –özellikle Kapital’de– kullandığı düşünme tarzının omurgasını oluşturur.

Bu yazıda şu tezi savunmaktayız: Holizm, Diyalektik ve Tarihsellik, Marx’ın kapitalizmin somut incelemesinden a posteriori (deney ve inceleme sonrası) olarak türettiği perspektiflerdir; bunlar gerçekliği incelemeye başlamadan önce zihne yerleştirilmiş a priori şablonlar değildir. Buna karşılık Marx’ın kullandığı araçlar ise, toplum bilimlerinin geniş alanında kullanılan realist ve bilimsel epistemolojik yöntemlerdir. Bu ayrım, Marksist materyalizmi, diyalektiği bir akıl yürütme şablonu olarak kullanan idealist felsefeden kesin olarak ayırır.

I. Materyalizmin Temel Aksiyomları: Realist Çerçeve

Materyalist metodoloji, varlık ve bilgiye dair iki temel aksiyom (belit) üzerinde yükselir. Bu iki ilke, Marksist analizin realist karakterini belirler ve nesnel gerçekliğe bilimsel yaklaşımın zeminini oluşturur:

A. Varlığın Önceliği (Aksiyom 1)

Birincisi, varlığın bilinçten bağımsız olarak nesnel gerçekliği oluşturduğudur. Varlık, madde, enerji, karanlık madde ve karanlık enerji gibi formlar dâhil olmak üzere, düşüncenin dışında olandır. Düşüncelerin yanı sıra duyumları, duyguları da kapsayan bilinç, her zaman bilinçli bir varlığa ve onun çevresiyle etkileşimlerine işaret eder.

B. Bilinirliğin Kabulü (Aksiyom 2)

İkincisi ise, toplum ve bilinç dâhil nesnel gerçekliğin öğelerinin ve sahip olduğu ilişkilerin, etkileşimlerin ve değişimlerin insan aklı tarafından aslına uygun olarak/doğrulukla kavranabilir olduğudur.

Bu nedenlerle materyalizm, özü gereği bir realizm türüdür.

C. Hakikat Arayışı ve Postmodernizmin Eleştirisi

Materyalist Realizm, bilgi arayışında nesnel hakikati merkeze alır. Bu bağlamda, postmodern yaklaşımların hakikati öznel deneyimlere indirgemesine karşı çıkar.

Örneğin: Kuzey yarım küre için “Ağustos yaz ayıdır” önermesi doğru iken, güney yarım küre için “Ağustos kış ayıdır” önermesi doğruluğa sahiptir. Ancak bu iki gözlemcinin farklı konumlanma noktalarından elde ettiği doğrular, hakikatin kendisi değildir. Hakikat, bu fenomenin bilimsel özüdür: Dünyanın yaklaşık 23,5 derecelik eksen eğikliği nedeniyle aynı anda farklı yerlerde farklı mevsimlerin yaşanmasıdır. Hakikat arayışı, özü bulma çabasıdır ve bilimsel faaliyetin karakteristik niteliği budur. Gerçeklik ise özneden bağımsız nesnel olarak var olandır.

Postmodern yaklaşımlar, hakikati öznel deneyimlere indirgerken; materyalizm, bu iki farklı mevsim bilgisini birleştiren nesnel gerçekliğin bilimsel olarak kavranabilirliğini savunur.

II. Terminolojik Koordinatlar

Makale boyunca dikkatle ayrılmaya çalışılan temel kavramlar ve bunların Marksist materyalizmdeki kesin konumları:

  • Yöntem (Methode): Araştırmacının elindeki somut epistemolojik araçlar. Tümevarım-tümdengelim, analiz-sentez, analoji, karşılaştırma, modelleme, Ollman’ın dört soyutlama süreci, hipotez kurma-deneme vb. Bunlar bilimsel-realist düşünmenin evrensel araçlarıdır; diyalektik değildir.
  • Tarz / Sunuş tarzı (Darstellungsweise): Keşfedilen maddi diyalektiğin zihinde ve eserde yeniden üretilme biçimi. Kapital’de “soyuttan somuta yükselme” bir sunuş tarzıdır; araştırma sürecinin tersine çevrilmiş yansımasıdır, a priori şablon değildir.
  • Perspektif: Kapitalizm incelemesinin a posteriori sonucu olarak analistin düşüncesine yerleşen üç temel bakış açısı:
    • Holizm (totality olarak görme zorunluluğu)
    • Diyalektik (örneğin çelişkiyi hareketin kaynağı olarak kabul)
    • Tarihsellik (gelişmiş formdan geriye doğru iz sürme)

Bunlar gerçeklikte var olduğu için keşfedilmiş ve zihne yerleşmiştir; araştırmaya önceden dayatılan şablonlar değildir.

  • Çerçeve: Materyalist realizmin iki temel aksiyomu tarafından çizilen ontolojik-epistemolojik sınır (varlığın önceliği + bilinirlik). Bütün Marksist analizin zorunlu zemini.
  • Yaklaşım: Yukarıdaki perspektiflerin ve çerçevenin toplamıdır; analistin gerçekliğe yönelirken aldığı genel duruş.
  • İlke: Perspektiflerin somut analizde kendini dışa vuran zorunlu yönelimleri. Örneğin “gelişmiş formdan geriye doğru inceleme ilkesi” bir teknikten ziyade tarihsel-materyalist perspektifin analize yansımasıdır.

Kısaca:

  • Diyalektik → gerçekliğin ontolojisidir
  • Yöntem → diyalektiği keşfeden ve sunan araçlardır
  • Perspektif/ilke/tarz → diyalektiğin keşfinden sonra analistin düşüncesine yerleşen a posteriori sonuçlardır

Bu ayrımı kaybettiğimiz anda “diyalektik yöntem” söylemiyle birlikte idealizme geri düşeriz. Marx’ta diyalektik, bizim icat ettiğimiz bir akıl yürütme şablonu değil; maddi dünyanın kendi mantığıdır.

III. Marx’ın İncelemelerinde Kullandığı Epistemolojik Araçlar

Marx’ın araştırma sürecinde kullandığı araçlar, nesnel gerçekliğin iç mantığını (diyalektiği) keşfetmeye yarayan bilimsel düşünme yöntemleridir.

A. Genel bilimsel yöntemler

  • Tümevarım ve tümdengelim (klasik anlamda değil, sürekli birbirini besleyen ve diyalektik bir bütünlük içinde işleyen biçimleriyle)
  • Analiz ve sentez
  • Analoji, karşılaştırma ve hipotez kurma-deneme

B. Ollman’ın saptadığı ilişkisel soyutlama yöntemleri

Bertell Ollman, Marx’ın Diyalektiğiyle Dans adlı eserinde Marx’ın soyutlamalarının değişim, etkileşim ve hareket öğelerini içerdiğini gösterir. Marx, şu soyutlama yöntemlerini de kullanır:

  1. Uğrak (moment) ve biçim: Bir süreci farklı aşamaları (uğrakları) ve bu aşamalarda aldığı farklı görünümleri (biçimleri) içinde soyutlamak.
  2. Kapsam belirleme: İncelenen ilişkinin zamansal ve uzamsal sınırlarını belirlemek.
  3. Farklı genellik düzeyleri arasında geçiş: Bireysel olaydan sınıflı toplumların genel yasalarına, oradan kapitalizme özgü ilişkilere kadar düzey değiştirebilmek.
  4. Konumlanma noktasını (perspektifi) değiştirmek: Aynı sürece farklı taraflardan ya da farklı uğraklardan bakabilmek.

Bu araçların tümü, nesnel gerçekliği doğru ve bütünsel bir biçimde yansıtmayı hedefleyen realist-bilimsel düşünme yöntemleri içinde yer alır.

C. Soyutlama: Maddi İlişkileri Kavrama Süreci

Marx'ın bilimsel yöntemleri kullanmasının nihai amacı, ampirik olarak gözlemlenebilen (örneğin pazar yerindeki fiyatlar) yüzey fenomenlerinin ardındaki zorunlu ve özsel maddi ilişkileri (örneğin değer, artı-değer) soyutlamaktır. Soyutlama, nesnenin duyusal algıdan tamamen koparılması değil; tersine, incelenen maddi olguyu (sosyal üretim ilişkileri) belirleyen tekil, yalıtılmış, ancak temel unsurların zihinsel olarak ayrıştırılmasıdır. Bu soyutlamalar, bir kez oluşturulduktan sonra, gerçekliği (somutu) yeniden inşa etmenin (sunuşun) temel kategorileri haline gelir. Bu süreçte kritik olan, soyutlamaların maddi yaşamın kendisinden türetilmiş olması ve idealist bir kategoriler şemasından kaynaklanmamasıdır.

IV. Diyalektik: Ontoloji mi, Yöntem mi?

Literatürde Ollman gibi yazarlar bu araçları bazen “diyalektik yöntem” başlığı altında toplasa da, materyalist felsefenin temel ayrımı şöyledir:

Kavram

Tanım

Rolü

Diyalektik

Nesnel gerçekliğin mantığı: akışkanlık, iç çelişki, hareket, dönüşüm ve karşılıklı bağımlılık içeren evrensel örüntüler toplamı

Gerçekliğin ontolojik niteliği

Yöntem

Bu ontolojik diyalektiği keşfetmek, soyutlamak ve sunmak için kullanılan epistemolojik araçlar

Araştırmacının aracı

Bu nedenle “diyalektik yöntem” terimi, ontoloji ile epistemolojiyi karıştırdığı için kafa karıştırıcıdır ve idealist kalıntı taşır. Terimin yaygınlaşmasında Engels’in Anti-Dühring ve Doğanın Diyalektiği’nde diyalektiği “evrensel yasalar” şeklinde formüle etmesi ve doğa bilimlerine uyguluyor gibi görünmesi büyük rol oynamıştır. Bu çalışmalar, ontoloji ile epistemolojiyi birbirine yapıştıran ve sonraki Diamat (Diyalektik Materyalizm) doktrininin temel zaafı hâline gelen, diyalektiği bir akıl yürütme şablonu olarak algılama hatasına kapı açan bir adımdır. Ancak Engels’in amacı, Hegel’in idealist diyalektiğini materyalist temele oturtmak ve dönemin hâkim mekanik materyalizmine karşı diyalektiği savunmaktı; bu tarihsel misyonu başarıyla yerine getirmiştir.

Marx’ın Hegel’e karşıtlığı

Marx, Kapital’in 3. Almanca basımının sonsözünde şöyle der:

“Diyalektik yöntemim, Hegel’inkinden yalnız farklı olmakla kalmaz, onun tam karşıtıdır da.” Hegel’de diyalektik, mutlak fikrin kendini gerçekleştirme sürecidir; fikir gerçek dünyanın yaratıcısıdır. Marx’ta ise diyalektik, maddi dünyanın kendi iç mantığının insan zihnindeki yansımasıdır. Marx’ın “meine dialektische Methode” ifadesi çoğu zaman yanlış çevrilir; burada kastettiği, Hegel’in idealist yöntemine karşıt olarak geliştirdiği materyalist araştırma ve sunuş tarzıdır.

Tony Smith, C. Arthur gibi “sistematik diyalektik” savunucuları, Kapital’in kategorik gelişiminin Hegel’in Mantık’ına benzer bir içsel zorunluluk taşıdığını iddia eder. Bu okuma, sunuşun (Darstellung) kendi diyalektik mantığına sahip olduğunu doğru saptar; fakat bunu “diyalektik yöntem” diye adlandırmak ontoloji-epistemoloji karışıklığına yol açar. Çünkü kategoriler arasındaki geçişlerin mantığı, maddi gerçekliğin (değer biçimi, artı-değer üretimi vb.) kendi iç diyalektiğinden kaynaklanır; zihinsel bir şema dayatmasından değil.

V. Bir Analoji: Fotoğraf Makinesi ile Kamera

Diyalektik ve klasik mantık arasındaki temel farkı ve yöntem/perspektif ayrımını netleştirmek için fotoğraf makinesi ve film-kamera analojisi kurulabilir:

Özellik

Fotoğraf Makinesi (Klasik Mantık)

Kamera-Film (Diyalektik Perspektif)

Gerçeklikle Etkileşim/Zaman Boyutu

Senkronik (Tek bir durağan an, tek bir nokta)

Diyakronik (Süreç, akış)

Ürün/Soyutlama Türü

Statik ve Tekil Soyutlama, Sabit ve Yalıtılmış (Tek fotoğraf, statik görüntü)

Akış ve Hareket, İlişkisel ve Çelişkili Bütünlük (Film/Video)

Mantık

Çelişmezlik İlkesi: Tekil soyutlamalar arasında tutarlılık sağlanır (Syllogism (tasım): Bu adam gülümsüyor, o halde mutludur.). Çelişki dışlanır, bastırılır

Diyalektik Mantık: Gerçeklikteki çelişki, dönüşüm, gelişim, ilişki ve etkileşim örüntülerini, oluş, beliriş ve süreçleri vd. yansıtır.

Tablo: Kamera-film gerçeklikteki diyalektiği yansıtır; kurgu teknikleri (yöntem) ise realist/bilimsel araçlardır.

Kamera, gerçeklikteki diyalektik akışı görüntüler. Sonuçta ortaya çıkan ürün, yani teori (ya da film), tıpkı gerçekliğin kendisi gibi:

  1. Holistiktir: Bütünsel bir ilişki ağını yansıtır.
  2. Diyalektiği Barındırır: Hareket, çelişki ve dönüşümün mantığını içerir.
  3. Tarihseldir: Süreç ve akış içinde ele alınmıştır.

Film Yapma Teknikleri ve Metodoloji

Filmin oluşturulmasında kullanılan teknikler ve kurgu yöntemleri (örneğin flashback, kesmeler, kurgusal sıçramalar) ise felsefi metodolojiye karşılık gelir. Tıpkı Marx’ın soyutlamalarını yaparken kullandığı analiz/sentez yöntemleri ve soyuttan somuta yükselme tarzı gibi; yönetmen de bilim insanı gibi, elindeki ham akışı (gerçekliği) anlamlandırmak ve sunmak için belirli teknikleri (metotları) kullanır.

VI. Materyalist Yaklaşımın Üç Temel Özelliği: A Posteriori Karakteri

Holizm, Diyalektik ve Tarihsellik, Marx’ın kapitalizm analizinin sonuçları olarak ortaya çıkmış, gerçeklikte var olan ilişkilerin zihne yerleşmiş yansımalarıdır. Bunlar a priori şablonlar değildir.

Perspektif

Tanım

İşlevi

Holizm

Olguyu yalıtılmış değil, diğer olgularla sürekli değişen ve iç içe geçmiş ilişkiler bütünü (totality) olarak görme

Bütünlüğün ve karşılıklı belirlenimin kavranmasıdır

Diyalektik

Bir sistemin itici gücünün karşıtların birliği ve mücadelesi ile çelişkiler olduğunu kabul etme

Hareketin ve dönüşümün içsel kaynağının açığa çıkarılmasıdır

Tarihsellik

İncelenen olgunun en gelişkin biçiminden yola çıkarak, onun kökenini, gelişim sürecini ve geçmişe ait izlerini sürmek

Statik değil, dinamik ve potansiyeller barındıran bir analiz perspektifidir

Tarihsel Analiz İlkesi: Gelişmiş Formdan Geriye Doğru İnceleme

Marx’ın en çarpıcı aforizmalarından biri şöyledir:

“İnsan anatomisi maymun anatomisine bir anahtar olduğu gibi, burjuva ekonomisi de önceki ekonomik formların anlaşılması için bir anahtar sağlar.”

Bu ilke bir “teknik” ya da “soyutlama yöntemi” değil, analiz sırasını ve odak noktasını belirleyen tarihsel-materyalist bir perspektiftir. Kapitalizm, önceki üretim tarzlarının tüm potansiyellerini en açık biçimde ortaya koyar; bu gelişkinlik anı kavrandıktan sonra geriye doğru gidilerek geçmiş formlar yeniden yorumlanır.

Araştırma ile Sunuş Ayrımı

Marx’ın Kapital’deki “soyuttan somuta yükselme” sunuş tarzı (Darstellung), araştırma sürecinin (Forschung) tersine çevrilmiş bir yansımasıdır. Araştırma gerçeklikten (somuttan) soyuta doğru gider; sunuş ise okurun zihninde bu süreci yeniden üretmek için en basit soyutlamadan (meta) başlar ve giderek düşünülmüş somuta yükselir. Bu, keşfedilen maddi diyalektiğin zihinde tutarlı ve pedagojik olarak yeniden inşa edilmesidir; a priori bir Hegelci şema değildir.

Bu sürecin nihai hedefi, Holizm perspektifinin gereği olarak düşünülmüş somuta ulaşmaktır. Marx, somutu şöyle tanımlar: “Somut, birçok belirlemenin birliğinde somuttur, dolayısıyla çeşitliliğin birliğinde.” İşte teori (film) bu nedenle holistiktir; tek bir soyutlamayı değil, birçok farklı ve çelişkili belirlemenin (sermaye, ücret, kâr, rekabet) birliğini yansıtır.

VII. Sonuç: Materyalist Metodolojinin Özü

Marksist materyalizmde diyalektik, gerçekliğin ontolojik niteliğidir; “diyalektik yöntem” diye bir şey yoktur. Var olan, diyalektik gerçekliği doğru soyutlayıp sunabilecek bilimsel-epistemolojik araçlar ve bu araçların kapitalizm incelemesinden sonra kazanılan holistik, diyalektik ve tarihsel perspektiflerle yönlendirilmesidir.

Bu ayrımı netleştirmek, günümüzde Marksist teori için hayati önem taşır: Diyalektiği bir “mantık şablonu” ya da “evrensel yasa cetveli” haline getirdiğimiz anda, idealizme geri düşeriz. Oysa Marx’ın yaptığı, kapitalizmin somut maddi hareketini inceleyerek gerçekliğin kendi diyalektik mantığını keşfetmek ve bu mantığı okurun zihninde en tutarlı biçimde yeniden üretmektir. Diyalektik, bizim icat ettiğimiz bir yöntem değil; kapitalizmin –ve genel olarak maddi dünyanın– bize dayattığı gerçekliğin ta kendisidir. Diyalektiği yöntem sanan, eninde sonunda Hegel’in kapısına geri döner; diyalektiği gerçekliğin mantığı olarak kavrayan ise Marx’ın yolunda yürümeye devam eder.

VIII. Diyalektik Materyalizm (Diamat) Hakkında

Diamat, 1930’larda Stalin’in kısa felsefe kursuyla resmî Sovyetler Birliği doktrini haline geldi. Bu standardizasyon çabası, Marksizm’e geniş kitleler ve farklı disiplinler (doğa bilimleri, tarih, felsefe) için birleşik ve tutarlı bir felsefi temel sağlama ihtiyacından doğdu. Diamat’ın temel formülü, felsefi materyalizmi, doğanın, toplumun ve düşüncenin en genel yasaları şeklinde formüle edilen diyalektikle birleştirmeyi amaçlıyordu:

“Diyalektik Materyalizm = felsefi materyalizm + doğanın, toplumun ve düşüncenin en genel yasaları şeklinde diyalektik.”

Bu formülasyonun en büyük tarihsel başarısı, Marksist düşünceye popüler ve örgütleyici bir dünya görüşü (Weltanschauung) kimliği kazandırmasıydı. Böylece diyalektik, bir yandan idealizmle mücadele ederken, diğer yandan mekanik materyalizmin indirgemeciliğine karşı koyan, geniş kapsamlı ve bütüncül bir bakış açısı sunmuştur. Ancak bu standardizasyonun bir bedeli oldu: ontoloji-epistemoloji ayrımı bulanıklaştı; diyalektik, artık keşfedilen bir mantıktan ziyade gerçekliğe dışarıdan uygulanan bir “akıl yürütme şablonu” veya “doğrulama cetveli” olma riskini taşıyordu.

Engels’in Mirası ve Felsefi Savunma

Friedrich Engels’in Anti-Dühring ve Doğanın Diyalektiği eserleri, Diamat’ın felsefi temellerini oluşturan temel mirastır. Engels’in diyalektiği doğa bilimlerine uygulama çabası, dönemin pozitivizm ve mekanik materyalizmine karşı Marksizmin entelektüel savunması için hayatiydi. Ancak kullandığı dil –diyalektiği “evrensel yasalar” olarak formüle etmesi– sonraki mekanizasyona ve dogmatizme kapı araladı: “Yasa” terimi, doğa bilimlerindeki mekanik-nedensel yasalarla aynı kategoride algılanma riski yarattı; ontolojik gerçeklik (varlığın diyalektiği) ile epistemolojik yansıma (düşüncenin diyalektiği) arasındaki ayrım yeterince keskinleştirilemedi. Engels’in kendi dönemindeki cesur ve gerekli rolünü teslim etmekle birlikte, bu formülasyonların sonraki Diamat yorumlarında yol açtığı felsefi bulanıklığı da objektif olarak görmek gerekir.

Sovyetler’de Dogmalaşma

1930’lardan 1950’lere kadar süren resmî Diamat dönemi, felsefeyi bir dogma setine dönüştürerek bilimsel ve eleştirel düşüncenin gelişimini kısıtladı. Özellikle doğa bilimlerine “üç yasa”nın dogmatik uygulanması (buğday tanesinin “olumsuzlamanın olumsuzlaması” ile başağa dönüşmesi gibi tartışmalı ve karikatürize örnekler), diyalektiği canlı bir düşünme tarzından çıkarıp her teze otomatik olarak “diyalektik” damgası vurulan bir şablona indirgedi.

Moskova Okulu’nun Diyalektik Mantık Çizgisi

1960-1970’lerde Evald İlyenkov’un öncülüğündeki Moskova Okulu filozofları, Diamat’ın teorik içeriğini derinleştirmek ve onu Marx’ın orijinal materyalist çizgisine geri oturtmak için radikal bir yeniden inşa çizgisi geliştirdi. Bu çizgi, diyalektiği “yasa cetveli” olmaktan çıkarıp düşüncenin mantığı olarak yeniden tanımladı. İlyenkov’un temel tezleri şöyledir:

  • Diyalektik, öncelikle düşüncenin mantığıdır. Ünlü formülü: “Diyalektik, nesnel gerçekliğin genel yasaları değil, nesnel gerçekliği ideal olarak yeniden-üreten düşüncenin hareket yasalarıdır.”
  • Marx’ın Kapital’deki yöntemi, Hegel’in idealist yönteminin basitçe “ters çevrilmesi” değil, radikal bir dönüştürülmesidir: yükselen soyutlamadan düşünülmüş somuta geçiş.
  • Doğru terim “diyalektik mantık”tır; çünkü diyalektik hazır şablon değil, somut durumun somut analizi içinde ortaya çıkan canlı bir düşünme tarzıdır.

Sonuç

Diamat, Marksizm’in uluslararası düzeyde örgütlenmesi ve yayılması için gerekli standardizasyonu ve felsefi savunmayı sağlamıştır. Ancak bu süreç, diyalektiği bir akıl yürütme şablonuna dönüştürme riski taşıyan dogmatik bir yorumu da beraberinde getirmiştir. İlyenkov ve Moskova Okulu’nun çabası ise, bu dogmatik standardizasyon işlevini aşarak, felsefenin kendi içindeki teorik derinliği yeniden inşa etmeyi hedeflemiştir. Bu çizgi, diyalektiği bir yöntem olarak değil, maddi dünyanın kendi iç mantığını keşfetme ve bu mantığı zihinde yeniden-üretme etkinliği olarak kavrayan Marksist geleneği yeniden canlandırmış ve günümüze kadar uzanan en yaratıcı damarını güçlendirmiştir.

[MAR] YOUTUBE KANALI

LİDER

Karl Marx - Kapital

Kısa Sovyet Film ve Belgeseller [Türkçe]